Altını Islatma
Çocuklar ikinci yasin sonunda dışkılarını, uçuncu yas sonunda da çislerini tutmayı öğrenirler.
Araştırmalar, yataklarını ıslatan çocukların ebeveynlerinin de çocukluk dönemlerinde yataklarını ıslattıklarını göstermektedir.
Bedensel bir bozukluk yoksa psikolojik kökenlidir ve başka belirtilerle beraber görülür.
Altını Islatma problemi fizyolojik olabilir. Fizyolojik nedenler arasında böbrek ve boşaltım sistemindeki rahatsızlıklar, derin uyku durumu sayılabilir. Çocuğunuzun öncelikle fiziksel bir muayeneden geçmesi gerekir.
Altını Islatma sorunu, psikolojik kökenli ise aşağıdaki sebeplerden kaynaklanabilmektedir
Kardeş kıskançlıkları
Aile ortamındaki huzursuzluklar ana baba kavgaları
Korku yaratan olaylardan sonra
Kimi zaman da ana babanın çocuk tarafından cezalandırılmak istenmesi olası nedenlerdendir.
ALTİNİ ISLATMA KONUSUNUN COZUMUNDE ASAGİDAKİ TURDE YAKLASİMLARDA BULUNMAK YARARLİ OLABİLİR :
Şayet başka davranışsal bozukluklar yok ise bu durum, ana babanın anlayışlı, sabırlı ve hoşgörülü tutumları ile bu dönem atlatılabilir.
Çocuğunuzu bu durumundan dolayı asla aşağılamayınız, sertliğe başvurmayınız.
Yatma vakitlerinde sulu gıdalar vermeyiniz.
Gece tuvalete gitmesini sağlayınız.
Kronik bir hal almışsa ve önleyemiyorsanız bir uzmana danışınız.
2. ENÜRESİS (ALTINI ISLATMA) :
Enüresis, tekrarlayıcı nitelik taşıyan istem dışı idrar kaçırma olarak tanımlanabilir (Öztürk, 1994). Kısacası normal gelişmekte olan bir çocuğun 4-5 yaşlarından sonra altını ıslatmasına enüresis denir (Yavuzer, 1995, s.154). Genellikle çocuklar, mesane kontrolü gerçekleşinceye kadar yani ortalama olarak 2-3 yaşlarına kadar geceleri altını ıslatırlar. Gündüz kontrol, iki yaş dolaylarında, gece kontrol ise 3,5-4,5 yaşları arasında kazanılır (Yavuzer, 1997, s.247).
Enüresisi genellikle 4 kısımda görmek mümkündür. Bunlar:
1. Nocturnal (yalnız gece altını ıslatanlar): Bunlar genellikle ya yattıktan biraz sonra ya da sabahleyin kalma zamanlarında altını ıslatırlar. Bunlar bireysellik gösterirler.
2. Diurnal (yalnız gündüz altını ıslatanlar): Bunlar genellikle, ya müsaade almaktan utanacak kadar çekingen, ya da kasıtla altını ıslatmak isteyen çocuklarda görülür.
3. Cronic (kronik): Hem gece hem de gündüz altını ıslatanlar.
4. Ara sıra altını ıslatanlar: Bunlar genellikle hastalıklarda hastalık sonucu dikkat çekmek için yeni bir kardeş doğduğu zaman kıskançlık sonucu görülür (Çağlar, 1981, s.191).
Enürezisin birincil ve ikincil olmak üzere iki alt tipi vardır. birincil enüresiste idrar tutma hiç bir zaman sağlanmamıştır. İkinci enüreziste ise en az bir yıl süre ile idrarı tutma sağlanabilmişken, bu kontrol sonradan kaybedilmiştir.
5 yaşındaki erkeklerin %7, kızların ise %3'ünde enüresiz vardır (Güleç, 1998, s.1157). Bir kişiye enuresis teşhisinin konabilmesi için takvim yaşının en az 5 olması, en az 3 ay süreyle haftada iki kez ortaya çıkan idrar kaçırma durumunun olması ve bu durumun toplumsal bozulmaya sebep olması gerekir (DSM-4, 1994, s.64).
Nedenleri :
Altını ıslatma ya organsal ya da ruhsal bir nedene dayanır. Böbrek, bağırsak bozuklukları ve ağır uyku, organsal nedenlerdendir. Ruhsal nedenler ise oldukça karmaşık ve çeşitlidirler. Altını ıslatma, duyulan bir kaygının dolaylı anlatımı : anneye babaya karşı duyulan öfkenin, kinin bilinç dışı yolla dışa vuruşu cinsel karmaşaların çözümü amacıyla başvurulan bilinçsiz bir savunma mekanizması ve heyecansal olgunluk yetersizliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır (Bakırcıoğlu, 1976, s.254).
Enüresisin doğası nedeniyle psikodinamik nedenlerle ilgili yorumlar da yapılmıştır. Bu varsayımlar, genellikle olgu sunularından ya da kuramsal bilgilerden çıkmaktadır. Kardeş doğumu ile başlayan ikincil enüresis, bir regresyon belirtisi olabilmekte, bazen enüresis, kardeşe duyulan saldırgan duyguların ifadesi, bazen de aşırı temiz, titiz, düzenli bir annenin baskılı tuvalet eğitimine karşı pasif agresif bir tepki niteliği taşıyabilmektedir. Ailede ölümler, ayrılıklar, geçimsizlik, hastalılar ya da okulda başarısızlıklar gibi yaşam olaylarının yaratacağı anksiyete enüresis ile ifade edilebilir. Ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumu ile çocukta bebeksi kalma eğilimi, enüresis belirtisi ile kendini gösterebilir (Güleç, 1998, s.458).
Enüresis, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan aile içinde yeterli duygusal etkileşimden yoksun, nörotik ve uyumsuz çocuklarda daha çok rastlanır. Çeşitli ruhsal etkenler oluşunda başlıca neden olarak sayılabilir. Yaptığımız incelemeler, alt ıslatma sorunuyla çocuğun duygusal dünyası arasında yakın bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır (Yavuzer, 1997, s.248).
Yapılan araştırmalar, enüresiste ailesel bir yatkınlık olduğu görüşünde birleşmektedir. Enüretik çocukların %75'inin birinci dereceden akrabalarında devam eden ya da geçmişte enüresis bulunduğu bildirilmiştir (Güleç, 1998, s.1158).
Tedavi :
Enüresis bir çok nedenle, ve değişik psikodinamik etkenlerle ortaya çıkan bir belirti olduğu için, tedavisinde değişik yöntemler kullanılmaktadır. Hangi yönteme en iyi cevap alınabileceği önceden kestirilemez. Bu nedenle bir kaç yöntemin birlikte uygulanması daha yararlı görülmektedir (Öztürk, 1969, s.386).
Gece altını ve yatağını ıslatan çocuklara anne ve babaların alacakları ilk tedbir: bu çocukları bu alanda uzman bir hekime göstermektir (Aytuna, 1976, s.222).
Enüresisin organik, biyolojik bir nedeni olmadığı anlaşıldıktan, psikolojik olduğuna karar verildikten sonra, tedavi başlar.
Enüresisin tedavisinde uygulanan yöntemler:
1. Aileye danışmanlık veya aile tedavisi: Çocuğun işemesine karşın ailenin duygu, düşünce ve davranışları incelenmelidir. Örneğin, öfke, utanç, usanç, duyabilirler ve çocuğu cezalandırırlar, utandırır, kardeşleri, arkadaşlarıyla kıyaslayabilirler. Bazı aileler tam tersine enüresisi destekler bir tutum içinde girebilirler. Çocuğu bezler ve sabahleyin bezini değiştirirken, öper ve severler. Her iki tutumun da zararlı olduğu, cezanın da sevecenlikle ödüllendirilmenin de doğru olmayacağı açıklanmalıdır.
2. Davranış tedavisi: Dış yayınlarda idrar alarmı denilen bir yöntemden, yararlanıldığı ve iyi sonuçlar alındığı bildirilmektedir. Yatak ıslanır ıslanmaz, bir zil çalmakta ve çocuk uyanarak tuvalete gitmektedir. İdrar kesesinin tonusunu ve kapasitesini artırmak için, çocuğa çişi geldiği zaman, bir süre tutması öğretilir ve bir süre, giderek artırılır. Bunun yanısıra bir takvim tutması, her güne kuru ya da ıslak kalktığına göre bir işaret koyması istenmektedir. Yazma bilmeyenler, güneş, yağmur resmi ile, bilenler, yazı ile belirtebilirler. Bu işaret, kesinlikle çocuğun kendisi tarafından konulmalıdır. Haftalık kontrollerde güneşler, yani kuru günler çoksa kendisi ile onun istediği bir oyunu oynamakla ödüllendirilmektedir. Ödülün niteliği çocuğun kişiliğine, yaşına, sosyo-kültürel düzeyine uygun olmalıdır (Öztürk, 1969, s.386).
Uyku derinliklerini azaltan ve sidik torbasına büzücü etki yapan bu ilaçların 4-6 hafta arasında uygulanması, gece işemelerinin %70-80'inde etkili olmaktadır. İlaç bırakıldıktan sonra da kazanılan alışkanlık bozulmamaktadır (Yörükoğlu, 1983, s.250).
3. Psikoterapiden yararlanılmalıdır (Öztürk, 1969, s.386).
4. İlaçlar: Çocuğun altını ıslatmasını azaltan bazı ilaçlar vardır (Çoc. Büy. ve Gel., s.70). Uyku ve derinliklerini azaltan ve sidik torbasına büzücü etki yapan bu ilaçların 4-6 hafta arasında uygulanması, gece işemelerinin %70-80'inde etkili olmaktadır. İlaç, bırakıldıktan sonra, kazanılan alışkanlık, bozulmamaktadır (Yörükoğlu, 1983, s.250).
Altlarını, ıslatan küçük çocukların uykularının da dikkatle takip edilmesi ve iyice incelenmesi, tedbir almada faydalı olur. Bazı çocuklar, çok derin uyurlar. İhtiyaç anında uyanamadıkları için ,altlarını ıslatırlar. Bazı çocuklar ise fena ve korkunç rüyalar gördükleri için sakin sakin uyuyamazlar; uykuları esnasında gördükleri rüyalar, dolayısıyla altlarını ve yataklarını ıslatırlar.
Bu çocuklardan derin uykulu olanlara kaşı alınacak tedbirler; onları gündüz uykusuna alıştırmak olmalıdır. Bu taktirde, bu çocukların gece uykuları biraz daha sığ ve hafif olur; ihtiyaç anında daha kolay uyanabilirler.
Yataklarını ıslatan çocukların, geceler; iyice örtünmeleri, bellerini açıp, üşütmemeleri için iyice sarmaları ve gece kıyafetlerinin düzgün olması; ailenin devamlı suretle gözeteceği tedbirlerden biridir (Aytuna, 1976, s.223-224).
Kafein, idrarı artıran bir ilaçtır. Enüretik çocuğa her ihtimale karşı kola türü içecekler ile çay ve kahve vermemek yerinde olur (Çoc. Büy. ve Gel., s.72).
Sık sık tekrarlanan her davranış, kolaylıkla alışkanlık olabilir. Enüresis için de aynı şey geçerlidir. Bu nedenle de öğrenilmiş davranış kalıplarını yıkan teknikler yardımcı olabilir. Yatma zamanı ve uyum alışkanlıklarının herhangi birini, (yatağın pozisyonu, yatak kıyafetleri vb ) değiştirmek yararlı olabilir (Çoc. Büy. ve Gel, s.73-74)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder